Bu kış gündönümünü,okuduğumda çok beğendiğim Abdülkadir Geylani'nin bir anısıyla noktalamak istiyorum.
Abdülkadir Geylani,okul çağına gelince ilim öğrenme adına yollara koyulur.Annesi ona çok düşkündür ama söz ilimden açıldı mı boynunu büker.Rahmetli babasından kalan altınların yarısını kardeşine ayırır,yarısını astarının cebine diker.Ve ona:'Sakın yalan söyleme' der.İleride velilerin sultanı olacak küçük Abdülkadir,küçük bir kervanla yurdundan ayrılır.Bağdat'a doğru alınır.Dağlar,vadiler,çöller gerilerde kalır.Kervan epeyce yol alır;fakat yolda birbenbire kervanın önünü eşkıyalar kesiverir.Kervanda bulunan herkes donup kalır.Eşkıya merhamet bilmez adamlardan oluşmaktadır.Yolkesen,kervanları soyan,ne bulursa talan eden insanlardan...Kervanın önünde,bir duvar gibi duran kalabalık:'Kıpırdamayın ve neyiniz varsa hemen önünüze atın' diye gürler.Azılı eşkıya sürüsü ne varsa talan etmeye başlar.O sırada azılı haydutlardan biri,gelip Abdülkadir'in karşısında dikilerek:'Ey derviş kılıklı çocuk,senin de üzerinde bir şeycikler var mı?'der.Kendi küçük;fakat yüreği dağlardan büyük nur çocuk:'Var,kırk altınım var'.Eşkıya:'Git oradan,fakir çocuk,kırk altını sen rüyanda bile görememişsindir.'Haydutlardan bir başkası söze karışır:''Peki nerede altınların?''Abdülkadir'in verdiği cevap eşkıyayı daha bir hayrete sevk eder.''Koltuğumun altında, kaftanıma dikili.''Eşkıya derhal,kanlı pençesini çocuğun eteğine takıp gürler ve reisin yanına götürür,reisin yanında haydut başı sorar ve Abdülkadir aynı cevabı verir.Haydut başı,bir bıçak darbesiyle, Abdülkadir'in kaftanından altınları söküp alır.Reis hayretini gizleyemez ve sorar:''Ey çocuk nasıl oluyor da bunu bize söylüyorsun?''Abdülkadir Geylani tebessüm ederek:''Annem bana her işte doğru olmamı ve Allah'ın rızasını gözetmemi tembih etti.Doğruluk emniyet,yalancılık hıyanettir.Hıyanet edemezdim!''Gözünü ve yüreğini kan ve günah bürümüş eşkıya reisi beyninden vurulmuşa döner.Dakikalarca nur yüzlü çocuğun yüzüne bakar.O masum ifade,eşkıya reisinin taş kesilmiş yüreğini yumuşatır. Haydutun gözleri yaşarır ve birden yaşlar akmaya başlar:''Bakın,bu çocuk annesine verdiği sözde bu kadar vefa gösterir ve ona hıyanet edemezken,ben bunca zamandır Allah'ın emirlerine hıyanet etmekteyim.Vah bana!Yazık bana!İşte şu andan itibaren bütün kötülüklerime ve bütün günahıma tövbe ediyorum,bu güzel çocuk beni zulmetten nura çıkardı.Kalbi kayadan daha sert olan reisin bu hali, diğer şakileri de harekete geçirir ve kervanda kimden ne aldılarsa sahiplerine verip günahlarına tövbe ederler.
Kalpleri şimdi kadifeden daha yumuşak oluvermiştir.Buna sebep de harika çocuğun doğru sözlülüğü ve ahdine sadık kalmasıdır...