12 Haziran 2015 Cuma

Bes Sevgi Dili



Büyük bir merak ve heves içinde başlayıp  aynı hevesle bitirdiğim muhteşem kitap.
Hepimiz birbirinden farklı dünyalara ve karakterlere sahip bireyleriz. İnançlarımız,zevklerimiz,hayallerimiz bambaşka.Her bireyin kendine özgü olduğunu unutmamakla başlamalıyız her şeye.Yargılamadan önce anlamaya çalışmalıyız.Günümüzde boşanmak o kadar normalleşti ki... Yolunda gitmeyen ufak  şeyler, insanların yollarını ayırmaya yetiyor. Bunun önüne geçmek  bizim elimizde. Eşinizi çok seviyor ve sevginizi gösterdiğinizi düşünüyor olabilirsiniz eğer  sevginizi,eşinizin sevgi dilinde ifade edemiyorsanız yetersiz kalacaktır.Yazar beş sevgi dili olduğunu söylüyor.Hizmet eylemleri,onaylayıcı kelimeler ,kaliteli zaman,hediye alma,fiziksel temas.Hepsinden biraz bahsetmek istiyorum.

Onaylayıcı Kelimeler, herkes yaptığı takdir edilsin,iltifat edilsin ister ama bazılarımızda bu daha baskındır.Böyle insanlar için kelimeler daha çok önemlidir.Mütevazi,teşvik edici sevgi sözcükleri ilişkide sihir görevi görebilir.Talepler yerine ricalarla,tatlı bir dille gönlünü alabilirsiniz.

Kaliteli Zaman,birliktelik çok önemlidir.Hepimiz sevdiğimiz insanlarla güzel vakit geçirmek isteriz.Eğer sevdiğiniz insanın baskın sevgi dili kaliteli zamansa;gözlerine bakarak ilginizi ona verin.Birlikte yapmak istediklerinizin listesini yapın, mesela en azından ayda birini gerçekleştirebileceğiniz  güzel  planlar.

Hediye Alma,eğer eşinizin baskın dili hediye almaksa ,ona hediye verme becerinizi geliştirmeniz gerekir.Bunun  pahalı olması gerekli değil elbette.Renkli kağıtlara yazılmış notlar,çikolata ,taze çiçekler…Normal bir günde ya da kriz anlarında ilaç etkisi yapacağını unutmayın.

Hizmet Eylemleri, yemek pişirmek, evi süpürmek, silmek, çöp atmak …Bunların hepsi hizmet eylemleridir.Eşinizin baskın sevgi dili buysa ona;sizden yapmasını istediği şeylerin listesini alın ve sevginizi göstermek için bu eylemleri yapacağınızı söyleyin.

Fiziksel Temas, sevgiyi de nefreti de ifade edebilir; bu yüzden dikkat etmeli.Eğer sevgi dili fiziksel temassa  elele  gezin .Ona sarılmanız ve öpmeniz morfin görevi görecektir.

Her zaman yıkmak kolay yapmak zordur. Bir ilişkiyi yıkmadan önce düşünün, mücadele edin ve bence mutlaka bu kitabı okuyun.

26 Mart 2015 Perşembe

Günümüzde Çocuk Olmak




Günümüzde çocukların maruz kaldığı sıkıntıları düşündüm.Geliri genel olarak yüksek; ama çalışmaktan çocuklarına vakit ayıramayan sevgisini gösteremeyen,çocuğunun her istediğini alarak ya da fazla para vererek sevgi gösterdiğini zanneden,çocuğunu daha okula başlamadan diğer çocuklardan önde olsun diye rekabete hazırlayan ,ilkokulda etüt merkezlerine yollayıp oyun oynamasına fırsat vermeden çalışmasını bekleyen ebeveynler...Çocuk zaten hayatının geri kalanını çalışarak geçirecek, bırakın çocukluğunu yaşasın.Oyunlar oynasın,düşsün,yaralarından öpün çok sevin hata yapmasına izin verin. 

Her istediğini elde etmesine izin vermeyin.Çağımızın her şey yolunda; ama mutlu olamıyorum sıkıntısının bir ayağının bu, diğerinin de maneviyat olduğunu düşünüyorum.Her istediğini elde eden insanın başına gelebilecek iki sıkıntı vardır birincisi mutlu olamamak,ikincisi de hayatın geri kalanında elde edemedikleriyle fazla uğraşmak.Çocuklara karşı tutumumuzda dikkat etmemiz gerekenleri özetlersek:

*)Onu çok sevin ve ona bunu hissettirin.Onunla iletişime geçeceğiniz de onun boyuna inin onunla temas halinde gözlerine bakarak konuşun,ses tonunuza dikkat edin.
*)İşiniz ne kadar yoğun olursa olsun ona vakit ayırın oyun oynayın,hayal kurun,resim yapın,gezmeye gidin.
*)Hata yaptığında kızmayın,hoşgörülü olun,hataları fark etmenin kendisine katacaklarını anlatın.
*)Yeteneklerini görün ve geliştirmesine imkan verin.
*)Ona kendisini geliştirmeyi öğretin rekabeti değil.
*)Her istediğini almayın,hayal kurmasına fırsat verin.
*)Onu her ağladığında ya da işiniz çıktığında televizyonun önüne oturtmayın,eline tablet vermeyin.
*)Çocuk olduğunu unutmayın ödevini yapmadığı için ya da yaramazlık yaptığı için kızmayın.Güzel bir dille anlatın.
*)Her ne olursa olsun şiddetten uzak durun.
*)Düşmesini ve kirlenmesini gözünüzde büyütmeyin.
                               
                           *Unutmayın biz çocuk olduk ama onlar yetişkin olmadılar*

Her Çocuk Özeldir (Yerdeki Yıldızlar)



Amir Khan, yönetmenliğini,yapımcılığını ve oyunculuğunu üstlenmiş ve ortaya şahane bir film çıkmış ''HER ÇOCUK ÖZELDİR''.Sayıları,harfleri anlamakta sorun yaşayan Ishaan'ın çevresi,onun zeka problemi olduğunu düşünür.Ailesi onu yatılı okula verdikten sonra tanıştığı muhteşem resim öğretmeni, Ishaan'ın hayatında ciddi değişikliklere sebep olur.Harfleri ve sayıları okuyamaz çünkü dans ediyor gibi gelir ona.Muhteşem hayal gücüne sahip olan bu çocuğun hikayesinden öğreneceğimiz çok şey var.

Her çocuk özeldir.Her çocuğun farklı ilgi ve yetenekleri vardır.Bunların farkında olmak ve anlayışlı davranmak gerekir.Bir çocuğun okumayı öğrenememesi ya da başarısız olması, dünyanın sonu olmamalı.Herkes çocuğu iyi yerlere gelsin ister; ama öncelikle bunun için ne yaptığımıza bakmamız gerekir.İyi okullara göndermek ya da cebine çok para koymak sizi ilgili yapmaz.Her çocuk sevildiğini hissetmek ister.Sevin,ilgilenin,yeteneklerini görün ve takdir edin.Bu filmi izlemenizi tavsiye ederim, ben çok beğendim :)


27 Şubat 2015 Cuma

Unutkanlık

 
 

Bu yazıyı yazmak için sayfayı açtığımda; ne yazacaktım diyecek kadar bende de var maalesef.Çağımızın sorunlarından biri de bu. Ben en çok maruz kaldığımız radyasyona bağlıyorum aslında...Televizyon başından kalkıp, bilgisayarın başına geçiyoruz sonra da telefona. İnternete diyalize bağlanır gibi bağlanmış durumdayız. İnternet bağımlılığı diye bir hastalık bile varmış. Etrafınıza bir bakın, artık bizler buluştuğumuzda birbirimizin yüzünden çok telefonlarımıza bakıyoruz. Artık değişti biz insanların değerleri,beklentileri...
 
Unutkanlık çağımız için kaçınılmaz aslında.Bunu nasıl azaltabiliriz diye düşünme peşindeyim açıkçası.Her şeyden evvel telefon, televizyon, bilgisayar üçlüsünü azaltmakla ya da birini bırakmakla başlayabiliriz aslında. Haftanın bir gününü sosyal aktivitelere ayırıp bugün bilgisayarı ve televizyonu açmayacağım diyerek bir deneme yapabiliriz aslında.Vaktimizi daha çok bizi geliştirecek başka etkinliklerle doldurabiliriz. Güzel vakit geçireceğimiz hobi, keşfedeceğimiz farklı mekanlar olabilir elbette. Kitap okumanın unutkanlığa iyi geldiğini düşünerek kitap okumak gerektiğini de söylemeliyim.Hayat koşuşturmacasında yeri geldi sağlığımız dışında her şeye dikkat eder olduk.Bu fastfood furyası da bunun bir parçası aslında...Beslenmemize zihnimizin güçlenmesi için ayrıca dikkat etmemiz gerek. Sağlık her şeyin başında gelir,gelmeli.
 
Peki ne yapabiliriz? Öncelikle beslenmemize dikkat edeceğiz. Balık, ceviz, yaban mersini, tahıl, kırmızı et tüketimi son derece önemli.Hareketsiz kalmamaya dikkat etmeliyiz. Günde 15 dakika da olsa güneş görmemiz D vitamini açısından önemli.Trans yağlardan olabildiğince uzak durmalıyız.Bulmaca çözmeli ve çok kitap okumalıyız. Seveceğimiz,yeteneklerimiz doğrultusunda bir hobi edinmeliyiz.

8 Şubat 2015 Pazar

40 yılın hatırına :)




Bir misafir geldi ya da kendinize bol köpüklü kahve yapmak istediniz.Şekerli istiyorsanız fincanınıza 3 çay kaşığı şeker,orta isterseniz de 1.5-2 çay kaşığı şeker yetiyor.2 çay kaşığı kahve de bir fincan için yeterli.

Önce fincanımı dudak payı kalacak kadar soğuk suyla dolduruyorum.Üzerine şekeri koyup karıştırıyorum.Sonra kahvemi ekleyip kahveyi hafif dağıtıyorum.Ocağın küçük kısmına fincanı yerleştirip altını kısık açıyorum.Hafif köpürmeye başlayınca kapatıyorum.Fincan fazlasıyla sıcak oluyor,bir bezle almanızı tavsiye ederim.

Fincana bir şey olmuyor korkmayın :)Bu tekniği közde pişirerek de yapıyorlar o zaman da fincanlara bir şey olmuyor.Bunun eksi yanı ise 2 den fazla kişiye yapması hem vakit hem doğal gaz açısından sıkıntı olması.Eğer bir ya da iki kişiye yapmak isterseniz kesinlikle denemenizi tavsiye ederim :)


6 Şubat 2015 Cuma

Uzakta Okumak

                               
                       
   

Hayatımızın en zor kararlarından biri; meslek tercihi.İstemediğiniz bir bölüm, hayatınızı sıkıcı hale getirebilir.Onun için bölüm seçerken son derece dikkatli olunmalı.Eğer henüz karar vermediyseniz ya da şüpheleriniz varsa; elinize bir kağıt ve kalem alın ve hayattan beklentilerinizi yazın.Kendinizi nerede görmek istediğinizi,ilgilerinizi,iş ve çalışma koşullarınızı,yakınlık duyduğunuz meslek dallarını iyi ve kötü yanlarını ayırarak karşılaştırın.Bu uygulamadan gerçek manada sonuç alınması için ek olarak araştırma yapılmalı.Yakın bulduğunuz insanlarla istişare yapmanın da faydası dokunacağına inanıyorum.

Ben tercih yaparken bölüm odaklı yaptım.Evimden kilometrelerce ötede bir şehir seçtim.Uzakta okuyacağımı öğrendikten kendimde dahil olmak üzere ailem ve yakın çevrem de endişelenir oldu.Hiç bilmediğim,hiç görmediğim,kültürü farklı,ailemden uzak olmak bir sürü endişenin yanı sıra, kazanmış olmanın mutluluğu araya kaynıyordu :)Bu şehre geldikten sonra bütün endişemin yersiz olduğunu fark ettim.Şehri,ortamını,kültürünü çok ama çok sevdim.Çok güzel arkadaşlıklar ve mekanlar keşfettim.Hiç görmediğim yerleri görmüş ve çok iyi insanlarla tanışmış oldum.Kendi ayaklarım üzerinde durmaya başladım.Ailemin her zaman yanımda olamayacağını ve bazı şeyleri kendi başıma yapmam gerektiğini öğrendim.Bunun beni güçlendirdiğini ve aynı zamanda maneviyatımı artırdığını düşünüyorum.Başım sıkıştığında çıkmaza girdiğimde annemin, babamın da  elinin yetemediği yerler olduğunu anlıyorum ve dualarla ısıtıyorum içimi.Kimsenin olmadığı yerlerde bile rabbim yetiyor rahatlamama...

Hayat bazen hayal dahi edemediğimiz şeyleri mükemmel bir şekilde önümüze seriyor.Siz siz olun mücadele edin,hayallerinizden vazgeçmeyin...


3 Şubat 2015 Salı

Can Bogazdan Gelir#1



Malzemeler
Yarım kilo salamura yaprak
2 bardak kırık pirinç
3-4 tane kuru soğan
Tuz
limon 
Yarım demet maydanoz
Domates salçası 2 kaşık 
Biber salçası yarım kaşık
Limon tozu 
   2 çay bardağı zeytinyağı (1 ç.bardağı içine,1 ç.bardağı dışına)
1 yemek kaşığı nane
 Kaynar su 
Ölçüleri ben minimum olarak verdim siz doğru orantıda artırabilirsiniz*

Yaprakları kaynar suya koyup 2-3 dakika bekletin.O sıra pirinçleri yıkayabilirsiniz.Yaprakları sudan çıkarıp,önce soğanları rendeleyin, sonra maydanozları doğrayın.Pirinçlere,soğanı,maydanozu,salçayı ve üzerine 1 çay bardağı yağ ekleyin, onları da iyice karıştırın.Sonra yârim limonun suyunu, 1 çay kaşığı limon tozu da isteğe göre eklenebilir ve naneyi ilave edin ve iyice karıştırın.
Yapraklara içi fazla gelmeyecek şekilde; yaprağın ebadına göre iç koyup sarın.Tencereye sardıklarınızı dizmeden önce, yırtık yapraklarınızı serin.Sarmaları dizdikten sonra, kaynar suyunuza 1 cay kasigi kadar limon tozu ekleyin, karıştırıp dökün sonra 1 çay bardağı zeytinyağı ekleyin.Üzerini dağılmaması için porselen tabakla kapatabilirsiniz.Kısık ateşte pişirin ve hazır,afiyet olsun :)


21 Ocak 2015 Çarşamba

POLLYANNACILIK


Bu dünyada  her şeyin sonu var elbette.Izdırabın da,sevincin de...En zor gününüzü,gecenizi düşünün aydınlanmadı mı?En karanlık gece sabaha kavuşmadı mı,en kara kış yerini bahara bırakmadı mı?

Elbet bitecek her şey,mühim olan anı yaşamak,dolu dolu geçirmek ve en önemlisi hayatı ve içindekileri fazla ciddiye almamak.Ciddiye almamak derken affedici olmak,bazı şeylere sinirlenmek yerine gülüp geçmekten bahsediyorum.Nefret,cimrilik,pişmanlık ve kibir;NCPK.Bu dörtlüye bitiren dörtlü diyorum.Bu dörtlüyü hayatımızdan çıkarmamız gerektiğine inanıyorum.Nefret hem duyanı hem de karşısındakini bitiren bir duygudur;çin için kemiriverir.Her türlü kötülüğe de sebebiyet verebillir.Cimri sadece para ya da hediye vermeyen değildir,tebessüm etmeyen de cimri değil midir aslında?Pişmanlık bizi her anımıza düşman eden duygudur.Dolu dolu yaşayıp kıymetini bilmek varken keşkelerle doldurur içimizi.Kibirse insanı kendi hatalarına kör eder.

Polyannacılık benim için bir oyun bir strateji.Bu oyunun ilk kuralı ise NCPK 'yı hayatımızdan çıkarmak, olayların kötü yönlerinden sıyrılıp,iyi yönlerini görebilmek,hayatın kıymetini bilip şükredebilmek.Pollyannacılığın muhteşem dörtlüsü iseSCAH.Sevgi,cömertlik,alçakgönüllülük,hoşgörüdür.Her işe sevgiyle yaklaşmalı,paylaşmayı bilmeli,kibirden uzak durmalı.Hepimiz insanız ve kusurlarımız var,hatalarımızı hoşgörmeli birbirimize karşı anlayışlı olmalı.Her an,aldığımız her nefes bizim için fırsat,hayatı güzelleştirmek bizim elimizde...

5 Ocak 2015 Pazartesi

A Beatiful Mind


Film aslında gerçek,halen hayatta olan John Nash isimli şizofren bir matematikçinin hikayesi.

Johh Nash, öğrencilik yıllarında ona özel hayallerle karşılaşır.Okuldan mezun olduktan sonra şizofren olur ama hastalığının farkında değildir.Hastalığı o kadar ilerler ki,kendi çocuğuna zarar verecek hale gelir.Eşinin de ısrarıyla hastaneye yatar ve çalışmalarından uzaklaşır.Uzunca bir süre hastalığını kabul edemez.Hastalığını anlaması, gördüğü kız çocuğunun hiç büyümemesini fark etmesi ile olur.Bunu kabullenmesi ve şizofreni olduğunun farkına varıp mücadele etmesi; bir deha olduğunun göstergesi.Onu çok seven eşinin ve dostlarının desteğiyle her şeye yeniden başlar.Üniversitede ders vermeye ve akademik çalışmalarına devam eder.

Film gerçekten çok başarılı.Oyuncular,hikaye ve yapım gerçekten çok iyi.Russel Crowe da oyunculuğunu konuşturmuş.2001 yapımı ve 135 dakika.İzlemediyseniz şiddetle tavsiye ediyorum. :)